Monday, 28 December 2009

Tayyipten Ana-Bacı Bir Cevap Bekliyorum


Eski DTP’li yeni BDP’li Osman Baydemir’in (çok affedersiniz ) hükümete ve devlete s.ktiri çekmesiyle şunu anladım ki politikacıların kafa iyice uçmuş. Bu üslup bir köy kahvesinde olsa ‘’Dur yeğenim hele bir otur soluklan’’ şeklinde karşılık bulup yatıştırılabilirdi ancak bunu bütün Türkiye’ye karşı bağıra çağıra yapınca işin rengi de doğal olarak değişiyor.

Gerçi biz alışkınız böyle demokrasiye ama kürt kökenli olanlar yadırgamış olabilirler, ne de olsa Tayyip bizi küfürsüz, azarsız bırakmadı sağ olsun. Bu arada bence demokrasi tanımımızı yeniden yapmalıyız, teklifim şu ; ‘’Demokrasi halkın kendi küfürbazını seçip, muhaliflere en ağır, en pis küfürleri ettirdiği bir yönetim biçimidir’’ veya ‘’Kendimize hakaret ettirdiğimiz yönetim biçimine demokrasi denir’’ gibi.

Rahmetli Özal da bu çerçevede tam bir ‘’demokrat’’ sayılırdı. Kendisi ‘’Bulgar Domuzu, Kıçlarının üstüne oturdular, korku boku’’ gibi zarif cümleler kurardı. En demokratik çıkışını ise ‘’İnönü bizim Ahmet’le uğraşıyor. Ahmet biraz ağır gelir, daha ufağı var küçük Turgut var onunla uğraşsın’’ diyerek nasıl bugünkü demokratlara taş çıkarttığını göstermiştir. Gerçi sonra torunumu kastettim diyerek çark etmiştir ama olsun. Takdiri size bırakıyorum.

Konu dağılmadan başlıktaki beklentimizi tekrarlayalım. Başbakan’ın seviyesini bilen bir TC vatandaşı olarak şu birkaç gün içinde Tayyipten birilerine ana-bacı küfür etmesini bekliyorum. İşçiyi, öğrenciyi, çiftçiyi her fırsatta azarlayan, Cumhuriyet tarihi’nin bence en terbiyesiz Başbakanı yapsan yapsan böyle bir şeyi sen yaparsın.

Gerçi Öcalan’a sayın diyen adamdan bunu beklemek biraz yanlış mı oldu ne?

Tuesday, 10 November 2009

100. Yıl Marşı

30 Ağustos olur - 10.yıl marşı
10 Kasım olur - Patlatsın radyolar 10.yıl marşı
29 Ekim - Çal bir daha 10.yıl marşı...

Eminim yenisi yapılsa çok güzel olur ama bu durumda 10.yıl marşından sonra üstesinden geldiğimiz zorlukları ve başarılarımızı anlatmamız gerekir. Peki Atatürk'ten sonra yaptığımız neyle övüneceğiz?

Darbelerle mi?
İrticanın aldığı korkutucu yolla mı?
76 bin cami'ye karşılık 7500 hastane ve sağlık ocağı olmasıyla mı?

Bıraktım 100.yıl marşını, 10.yıl marşındaki demir ağları satmadığımız kaldı.

Bence marş yerine 100.yıl ağıtı yapsak daha tatmin edici olur.

Friday, 6 November 2009

Cemal Süreyya - Git

Git iş işten geçmeden, çok geç olmadan vakit,
Günahıma girmeden, katilim olmadan git!

Git de şen şakrak geçen günlerime gün ekle,
Beni kahkahaların sustuğu yerde bekle.

Git ki siyah gözlerin arkada kalmasınlar,
Git ki gamlı yüzümün hüznüyle dolmasınlar

Mademki benli hayat sana kafes kadar dar,
Uzaklaş ellerimden uçabildiğin kadar.

Hadi git, benden sana dilediğince izin,
Öyle bir uzaklaş ki karda kalmasın izin.

Kahrımın nedenini söylesem irkilirler;
Çünkü herkes beni Kays, seni Leyla bilirler.

Sanırlar ki sen beni biricik yar saymıştın;
Oysa ki hep yedekte, hep elde var saymıştın.

Hadi git, ne bir adres, ne bir hatıra bırak,
Zannetme ki pişmanlık, mutluluk kadar ırak!

Sanma ki fasl-ı bahar geldiği gibi gitmez,
Sanma ki hüsranını görmeye ömrün yetmez.

Her darbene tehammül edecektir bedenim,
Gururum mani olur perişanıma benim.

Yâri Ferhat olanın ellerle ülfeti ne?
Şirin ol katlanayım dağ gibi külfetine.

Henüz layık değilken tomurcuk kadar aşka,
Sana gül bahçesini kim açar benden başka!

Hercai arılara meyhanedir çiçekler,
Kim bilir şerefinden kaç kadeh içecekler!

Madem aşk tablosunun takdirinden acizsin,
Git de çağdaş ressamlar modern resimler çizsin.

Ne vedaya gerek var, ne de mektuba hacet,
Git de Allah aşkına bir selama muhtaç et!

Güllere de aşk olsun gene sen kokacaksan!
Fallara da aşk olsun gene sen çıkacaksan!

Kopsun nerden inceyse artık bu bağ, bu düğüm,
Her gece daha berbat, daha vahim gördüğüm.

Korkulu düşlerimi yorumdan kaçıyorum;
Sırf sana üzülüyor, sırf sana acıyorum.

Git iş işten geçmeden, çok geç olmadan vakit,
Günahıma girmeden, katilim olmadan git!

Wednesday, 4 November 2009

Michael Jackson Neden Öldü?




Ne kalp krizi ne aşırı dozda ağrı kesici...This is it filmi'nin gündemde olması ve Michael'ın taciz edemediği hayranlarından biri olmanın verdiği yetkiye dayanarak açıklıyorum. Michael Jackson kahrından öldü. 26 yaşında Pepsi reklamlarında yer alan ve ''Pepsi Generation'' sloganını dünyaya duyuran Michael'ın hassas kalbi Seda Sayan ve ilginç yorumu olan Pöpsiiiğğ'ye dayanamdı. Acım dinmiyor a dostlar!

Thursday, 8 January 2009

YAPRAK DÖKÜMÜ OUT! ERGENEKON IN!

Bu aralar pek televizyon izlemesem de takip ettiğim tek dizi son bölümü bomba gibi patlayan Ergenekon dizisi olmalı. Neden mi? Şahane kadrosu ve kurgusu son yılların gelmiş geçmiş bütün yapımlarını geride bırakacak cinsten. Yalnız yapım maliyetleri biraz yüksek ve gerçekleştirmek meşakkatli. Bu tip bir işe girişeceklere birkaç öneri verelim.

— Öncelikle yargı, yasama ve yürütme organlarında eş dost edininiz. (Bunun için halkın kendi hakkı olan kömürleri sanki ona bir kıyak yapıyormuşçasına dağıtıp puan toplanabilir, din sonuna kadar istismar edilebilir, Fettullah Gülen Hoca Efendi’den bol bol icazet ve yardım alınabilir. Öyle sıkı dostlar edininiz ki siz hapse bile girseniz Amerikan Büyükelçisi sizi mahpus damında ziyarete gelsin.)

— Kendinize bir hedef seçiniz. (Bu çok önemli, sakın daha çok okul yapmak, daha çok kişiye eğitim vermek, iş imkânları yaratmak gibi küçük ve saçma hesaplar peşinde koşmayınız. Hedefiniz büyük olmalı, mesela Cumhuriyeti yıkmak veya Atatürkçülerin kökünü kurutmak gibi sıkı hedefleriniz olmalı. )

— Eşsiz bir kadro! (Buraya dikkat, ülkesini düşünen, vatansever, ömrünü bu ülkeye adamış, elimizin ulaşabileceği ne kadar asker, siyasetçi, bilim adamı, gazeteci, sanatçı, düşünür varsa hepsi içeriye.)

— Yeni yüzler, başarılı figüranlar kullanınız! ( Başka başka konuları getirip ustalıkla birleştiriniz, halkın kafasını muhteşem senaryonuzla durmadan karıştırınız. İşin içine travestiler, teröristler, eşcinseller koyup iyice harmanlayınız ki görenler ‘’Vay adi Ergenekoncular, vay ahlaksızlar’’ desin, durup düşünmesin, düşünerek kendini yormasın. )


Temel prensiplerini ortaya koyduğum bu yapım inanın izlenme rekorları kıracaktır. Siz de bu sayede amacınıza adım adım ulaştığınız için mutlu bir şekilde efendilerinizin dizinin dibinde oturabilirsiniz.


ÖNÜMÜZDEKİ MAÇLARA BAKACAĞIZ;

Artık herkesin anladığı üzere bu Ergenekon, Atatürkçü düşünceye karşı ilan edilmiş bir cihattır. Yobazlığa karşı duran, devrimlerin bekçisi kim varsa içeri atılıp susturulmaktadır. Bu dava 86 yıllık bir hesaplaşmadır. Yobazlar kaybettikleri gücü geri almak için yargı margı dinlemeden kılıçlarını çekmiş durumdalar. Hakkında iddia olmayan insanları gözaltına alıp, ele geçirdikleri belgelerden suç yaratma yöntemiyle hukuk tarihine geçerken, sanıkların avukatını İstanbul barosuna bildirmeden tutuklayarak her fırsatta söyledikleri ‘’hukukun üstünlüğü’’ ne tecavüz etmişlerdir, hem de defalarca. Ama sorun değil çünkü taciz ve tecavüzden bir iki kıytırık belgeyle yırtılabileceğini ‘’ailemizin cinsel bilgiler uzmanı’’ Hüseyin Üzmez Amca’dan öğrenmiştik.

Her şey yaşanacak ve bu dava elbette sonlanacak. Sonra ne olacak? Bizim söz sıramız gelmeyecek mi? 86 yıldır gelişmekte olan devrimler atılan bu çelmenin hesabını sormayacak mı? Son rövanş sizinki mi olacak? HAYIR. Elbette ülkenin aydınlık insanları bir gün sanık sandalyesine yobazları ve vatan hainlerini oturtacak. Gerici faaliyetlerin odak noktası olan siyasetçileri, tarikatçı hukuk adamlarını, çocukların yaşlarını büyütüp darağacına yollayan darbecileri tek tek yargılayacak. Ama içiniz rahat olsun biz her şeyi hukuka uygun şekilde yapacağız çünkü bizim mayamızda hukuka tecavüz yoktur ve asla olmamıştır.

İÇERİ ATILACAKLARA YENİ ÖNERİLER

Şimdi hayatları boyunca kendi fikirleri olmamış hep bir yerlerden icazetle, düşünmeden, sorgulamadan söylenenleri uygulamış bazı kişiler biz Atatürkçüleri de böyle sanıyorlar. Bu yüzden Sabih Kanadoğlu’nu ve onun gibi değerli insanları içeri atınca, baskı altında tutunca bizim gibi aydınlık, sorgulayan, düşünen, bilim ve vatan sevdalısı insanları susturacaklarını sanıyorlar. Ne büyük yanılgı. İçeri atılması gereken en büyük rakibiniz yüce Tanrımızın bize düşünelim diye verdiği akıldır. Bunu da maalesef içeri atmak imkânsız. Yapabiliyorsanız buyurun.

Kimsenin gücü Uğur Mumcu’yu, Ahmet Taner Kışlalı’yı, Mustafa Kemal’i ve Türk devrimini yapan ve geliştiren vatanseverleri akıllarımızdan söküp, soğuk nezarethanelere ve hapishanelere tıkmaya yetmez. 86 yıldır yobazlar ve hainlere rağmen bugün ayakta kalmayı başaran Türkiye Cumhuriyeti bunu yine başaracaktır. Hiç karamsar değilim aksine hainlikleriyle ülkesini baltalamış herkesi, o sanık sandalyesinde göreceğim günü iple çekiyorum.